Necla Güngör: Süper Lig'de neden bir kadın teknik direktör çalışmasın!

Cüneyt Muharremoğlu
20.10.2021 - 06:14 | Son Güncellenme: 20.10.2021 - 12:11

Türkiye Kadın Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör, kariyerinde önemli yer tutan Ersun Yanal'dan beğendiği teknik direktörlere kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Necla Güngör: Süper Lig'de neden bir kadın teknik direktör çalışmasın!

AHMET UYKAN - MASKESİZ SÖYLEŞİLER 

Onu Ersun Yanal'ın yanında Ankaragücü, Gençlerbirliği ve Manisaspor'da yardımcı antrenörlük yaparken tanıdık. Daha sonra milli takımlarda çalışmaya başladı. Şu an Türkiye Kadın Milli Futbol Takımı'nın başında olan Necla Güngör, sorularımıza 'maskesiz' yanıtlar verdi.  

"ÇOCUKKEN DENEMEDİĞİM SPOR YOKTU"

-Konuklarıma sorduğum klasik soruyu size de yönelterek sohbetimize başlayalım. Futbol tutkunuz ne zaman ve nasıl başladı?


Benim futbol tutkum daha doğrusu spor tutkum kendimi bildim bileli var. Hareketli bir çocuk olduğum için 7 yaşından itibaren neredeyse bütün sporları denemeyi seven; sürekli futbol konuşulan bir ailenin ferdiydim. Babamla, amcamla ve dayımla zaman geçirmek benim için çok kıymetli vakitlerdi. Onların da futbola olan merakı, halı saha maçları ister istemez onlarla daha sık vakit geçirmek için futbolu araç için kullandım açıkçası. Bu şekilde de devam etti.

"AMİGO GİBİ MAÇLARA GİDERDİM"

-Çocukluk yıllarınızda maçlara gider miydiniz?


Tabii ki…Ben Ankaralıyım. Ankara’daki hem amatör hem de profesyonel tüm maçlara yaz kış demeden giderdim. Tıpkı amigo gibi. Dayım ve amcam tuttukları takımların maçlarına beni de götürürlerdi. Bundan büyük keyif alırdım. Hatta otobüs şöförü olan babamın 2002 Dünya Kupası’nda 3. olduğumuzda bütün mahalleyi toplayıp bayraklarla beraber tur attırdığını bilirim. Buna benzer taraftar olarak keyifli futbol anılarım var. 

"İLK TECRÜBE ANKARAGÜCÜ'NDE"

-Siz daha önce Ankaragücü, Gençlerbirliği ve Manisaspor’da teknik heyette görev yaptınız.


Evet…2000 yılında Ankaragücü’nde Ersun Yanal’ın ekibinde başladım. O senenin sonunda ekip olarak Gençlerbirliği’ne geçtik. Orada 4 yıl hem altyapı hem profesyonel takımda çalıştım. Daha sonra Ankaragücü’nün altyapısına geçtim. O arada Keçiörengücü’nde antrenör olarak devam ettim. Sonrasında tekrar Ersun Hoca ile Vestel Manisaspor’da yollarımız tekrar birleşti. 8 sene kadar profesyonel liglerde bu şekilde çalışma fırsatı buldum.

"ANTRENÖRLÜĞE SIZMAM KOLAY OLMADI"

-Teknik heyetteki göreviniz neydi?


Benim uzmanlık alanım hareket eğitimi koordinasyonuydu. Tüm Süper Lig kulüplerinde bu pozisyonda görev yaptım. Çünkü o zamanlar bir kadını antrenör olarak konumlandırmak, o kadını direkt diğer erkek yardımcı antrenörlerle aynı konuma getirmek kolay bir iş değildi. O yüzden Ersun Yanal, Necla hocanın uzmanlığı bu, o yönüyle bize destek olacak diyerek beni her gittiği yere götürebildi. Böylelikle futbolun antrenörlük kısmına da sızmış oldum yavaş yavaş. 

"ERSUN YANAL ADETA BİR OKUL"

-Ersun Yanal ile birlikte çalışmak sizin için ne ifade ediyor?


İnanılmaz bir tecrübeydi. Bir kere Ersun Yanal okul gibidir. Ben Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. 2000 senesinde bu işe başladığımda Ersun Hoca ile denk geldik. Okulda teoride aldığım tüm bilgilerin pratiğini çalıştığım tüm kulüplerde uygulama şansı buldum. Bu da benim için artı oldu.

"EŞİMİN BANA KARŞI ÇIKMA ŞANSI YOKTU"

-Bu mesleğe başlarken eşinizin tepkisi nasıldı? Sizi destekledi mi yoksa karşı mı çıktı?


Karşı çıkma şansı olmadı. Çünkü eşim beni Futbol Federasyonu’nda tanıdı. O da federasyonda çalışıyor ve hiç öyle bir insan değil. Zaten bana ve isteklerime karşı çıkacak bir erkekle de beraber olacağımı tahmin etmiyorum.(Gülüyor). Yani mecburen kabullendi. Eşim çok anlayışlı biri. Ayrıca anlayışa da gerek yok. İşimin bu olduğunu çok iyi bilen biri. Benim de mesleğim bu. Nasıl erkekler antrenörlük, teknik direktörlük yapabiliyorsa kadın erkek ayrımı yapmadan; herhangi bir cinsiyete biçilen bir rol olarak görmeyip mesleğime saygı duyuyor. Eşimin bana çok büyük desteği var. 

"TEKLİF GELİNCE İKİ GÜN UYUYAMADIM"

-A Milli Takım hocalığı için teklifi aldığınız an neler hissettiniz?


Ben zaten 12 senedir kadın futbol milli takımlarının içinde yer alan biriydim. Alt yaş gruplarında çalıştım. Teknik direktörlük kariyerime de orada başladım. Ama tabi A Milli Takım haberi geldiğinde inanılmaz gururlandım. Aynı zamanda çok heyecanlandım. İki gün uyumamıştım. ‘Ne yapabilirim? A Milli Takım’a nasıl katkı sağlayabilirim’ diye iki gün boyunca sabaha kadar muhakeme içerisinde kaldım. 

"MOURİNHO DA FUTBOLCU DEĞİLDİ AMA..."

-Daha önce futbol oynamamış olmanız sizin için dezavantaj mı?


Bu konuda Mourinho örneği var. Böyle çok üst düzey birçok teknik direktör var. Futbol oynamamış kişiler de bu işi çok rahatlıkla yapabiliyor. Önemli olan siz futbol oynamamışlığınızı farklı etmenlerle donatabiliyor musunuz? Ben bunu iyi yaptığımı düşünüyorum. Çünkü akademik yönüm güçlü. İletişim tarafımı da iyi beslediğime inanıyorum. Bununla ilgili federasyonun açmış olduğu psikolojik performans danışmanlık kursundan sertifikamı da aldım. Futbol sadece futbol oynayanların yönetebileceği ya da teknik direktör olabileceği bir mecra değil. İsteyen, kendini geliştiren, bu yola baş koymuş herkesin rahatlıkla yapabileceği bir meslek. Ankaragücü, Gençlerbirliği ve Vestel Manisa’daki profesyonel deneyimim var. Evet, lisanslı bir şekilde futbol oynamadım ama profesyonel futbolcularla çok antrenmanlara çıkmışlığım var. 

"İYİ Kİ ANTRENÖR OLMUŞUM"

-Lisanslı futbolcu olmamanız içinizde bir ukde mi peki?


Evet…Ben de çok futbol oynamak isterdim ama o dönem zaten kadınların futbol oynayabileceği bir mecra yoktu. Kapanmıştı çünkü. Onun yerine ben de profesyonel ligde başlayıp orada antrenör olarak devam ettim. İyi ki öyle olmuş.

"NAGELSMANN VE KLOPP AYRI BİR KARAKTER"

-Örnek aldığınız teknik direktör var mı?


Çok var... Özellikle Julian Nagelsmann’ı çok beğeniyorum. Genç olup bu kadar başarılı ve istikrarlı olması inanılmaz. Jürgen Klopp ise benim için ayrı bir karakter. Takıma verdiği enerji, teknik-taktik bilgisi ve onu yorumlama kısmı olağanüstü. Kadınlara gelecek olursak Amerika A Milli Takımı'nın eski teknik direktörü Jill Ellis, benim rol modellerinden bir tanesi. Onun hayata ve futbola bakış açısı, Amerika Milli Takımı’nı getirdiği nokta, ondan sonraki süreçte de ‘Ben buyum. Bu kadarını yaptım.’ deyip kenara çekildikten sonra kadın futbolunun farklı etmenlerinde çalışmasına ona hayranlık duymamda etkili oldu.

"HER HOCANIN İYİ YANLARINI ÖRNEK ALIRIM"

-Yerli teknik adam olarak beğendiniz hoca kimler?


Türkiye’de de çok sayıda kaliteli teknik direktörümüz var. Benim kimseye karşı önyargım yok. Kimde ne iyi varsa onu alıp süzgecimden geçirip kendi oyun mentaliteme uygun oyun anlayışı yerleştirmeye çalışıyorum. Özellikle A Kadın Milli Takımı’nın yeni kurulmuş kulüplerle daha da gelişeceğini öngörerek bir felsefe ortaya koymaya gayret ediyorum. Bunun için her teknik direktörden en iyi olan kısmını örnek alıyorum. Hücum yönünde farklı bir teknik direktörü beğenirken, savunma anlayışını daha farklı direktörden alıp inceliyorum.  

NECLA HOCA'NIN TAKIMI SAHADA NASIL OLACAK?

- ‘İşte bu Necla hocanın takımı’ dememiz için nasıl bir A Milli Takım sahada göreceğiz?


Bu soru için teşekkür ederim. Necla Hocanın oyun görüşünden ziyade Kadın Milli Takımı’nın oyun felsefesinin şöyle olacağını düşünüyorum: Skor ne olursa olsun asla pes etmeyen, sahada 90 dakika boyunca mücadele eden bir takım görecek herkes. Çünkü bu kızların kendi hayatlarında vermiş olduğu tüm çabayı sahaya da yansıtan bir takımım var. Bu yüzden çok mutluyum. Antrenmanlarda onları bu konuda ciddi anlamda zorluyorum.

"PORTEKİZ MAÇINDA KENDİMİZİ İSPATLADIK"

-Sahadaki oyun kurgunuz nasıl olacak?


Belli bir savunma anlayışı olan, topu kaptırdığında tekrar en kısa sürede hakim olmaya çalışan; topa sahipken de dikine oyun kurgularıyla rakibini yoran ve sonuca giden bir takım en büyük hayalim. Bunun için çalışıyoruz. Eksiklerimiz var. Ama kızlarımızın kıymetli emekleri var. En son oynadığımız Portekiz (1-1) maçı bunun en önemli örneği. Portekiz şu anda FİFA sıralamasında 30. sırada. Biz 69. sıradayız. Kendimizden 39 sıra ütün olan bir takımla berabere kaldık. Bu da kızlarımızın doğru yolda olduğunu ve iyi seviyeye çıktığını gösteriyor.

"KULÜP SAYISI ÇOĞALDIKÇA ELİM RAHATLIYOR"

-Hangi mevkiler için futbolcu seçmekte sıkıntı yaşıyorsunuz?


Milli Takım’daki bütün oyuncularım çok kıymetli. Bizim kızlarımızın şöyle de bir özelliği var; Hangi görevi verirseniz hemen oraya adapte olmaya gayret eden oyuncu grubuyla çalışıyorum. O yüzden çok şanslıyım. Fakat sol bek anlamında alternatiflerin daha fazla olmasını isterdim. Onun dışında hücum yönü daha kuvvetli olan bir iki tane daha oyuncunun olması bizi rahatlatırdı. Ayrıca şu anda Fenerbahçe, Galatasaray, Karagümrük, Hatay gibi birçok kulübümüz kadın takımı kurdu. Eminim onların kadın futboluna yaptıkları bu yatırımla beraber kaliteli oyuncu grubu gelecek. Benim elimde güçlenecek.

"GURBETÇİ KIZLARIMIZA DA KAPIMIZI AÇTIK"

-Siz de Erkek A Milli Futbol Takımı gibi Avrupa’daki gurbetçi oyunculardan faydalanacak mısınız?


Tabii ki…Pandemiyi de fırsat bilerek göreve geldikten sonra Begüm Üresin ile birlikte yaptığımız ilk iş Avrupa’daki Türk kızlarını taramak oldu. Nerdeyse 8 aylık bir emekle Almanya, İsviçre, Danimarka gibi farklı Avrupa Milli Takımları’nda oynayan Türk kızlarıyla görüşmeler yaptık. Birçoğunu kendi takımımızda oynamaya ikna ettik. Herkese kapımız açık. Bizim gurbetçi-Türk ayrımımız yok. Biz Türkiye Milli Takımı’nı hak eden herkese formayı vermek istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor.

"ŞU ANDA RÜYADA YAŞIYORUZ"

-Kadın futboluna ilgiyi artırmak için neler yapılmalı?


Aslında şu anda rüyada yaşıyoruz. Neredeyse tüm Süper Lig kulüpleri kadın futbol takımı kurdu. Onların taraftar gruplarının kadın takımlarını sahiplenmesiyle beraber bu ilginin artacağını düşünüyorum. A Milli Takım tarafından bakarsanız bizim alacağımız her olumlu sonuç kız çocuklarını daha da cesaretlendirecektir. Ben A Milli Takım’daki oyuncularıma şunu söylüyorum: ‘Burada sadece oyuncu değil aslında çok iyi rol modellersiniz.’ Bizim yaptığımız en güzel şey iyi bir vitrin oluşturmak. O vitrini insanların görebileceği yere konumlandırmak. Bunu da başta TFF Başkanımız olmak üzere, yönetim kurulumuz ve çalışma arkadaşlarımız projelerle destekliyorlar. 

"SÜPER LİG'DE NEDEN KADIN BİR TEKNİK DİREKTÖR ÇALIŞMASIN"

-Günün birinde Süper Lig'de kadın orta hakemin maç yöneteceğini umut ediyor musunuz?


Bu işin kadının erkeğin olduğunu asla düşünmüyorum. Zamanında Lale Orta hakemlik yapmıştı. Aynı şekilde günün birinde Süper Lig’de bir kadın teknik direktörün takım çalıştıracağına inancım yüksek. Ben geçen hafta Pro-Lisans Kursu’ndan geldim buraya. Türkiye’de Pro-Lisans alan ilk kadın oldum. Ondan dolayı da çok mutlu ve gururluyum. Oradaki hocalarla sahaya çıktığımızda hepimiz için şartlar eşitti. O yüzden kadınlara aynı imkanlar sunulduğunda neden bir Süper Lig takımını kadın teknik direktör çalıştırmasın. Ya da neden bir Süper Lig maçını kadın hakem yönetmesin. Bunun cinsiyetle değil çalışma ortamlarının eşitliği ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Sizler de kadınlara o eşit şartları sağlarsanız emin olun kadınların da erkeklerde hiç farkı olmadan çok iyi yönetim sergileyeceklerine inanıyorum.

"YILDIZ FUTBOLCULARA DERS VERMEK KEYİFLİYDİ"

-Pro-lisans kursunda birçok eski yıldız futbolcuya ders verdiğinizi gördüm. Size yaklaşımları nasıldı?


Ben hem ders veren hem de ders alan biri olarak büyük keyif aldım. (Gülerek) Zaten birçok antrenör adayımızın geçmişte UEFA A ve B kurslarında derslerine girmiştim. Oradan güzel bir sohbetimiz var. Bazılarıyla da Süper Lig’de çalışmıştım. Örneğin Ali Tandoğan Gençlerbirliği’nde futbolcuyken ben antrenörlüğünü yaptım. Şimdi aynı kursta aday antrenör olarak yer aldık. Onların yaklaşımı gayet sıcak ve profesyonelceydi. Görev dağılımlarımızı çok iyi yaptık. Futbol ortamına girdiğim zaman cinsiyeti nötrlüyorum. Ben orada kadın veya erkek olarak değil Necla olarak ordayım. Bir antrenör olarak ordayım. Pro lisanstaki antrenör arkadaşlarım da aynı bakış açısına sahip olduğu için profesyonelce işimizi yaptık. Derslerimizi gördük. 

PRO LİSANS HOCALIK YAPMAK İÇİN ŞART MI?

-Peki pro lisansı olmayan teknik direktörlerin Süper Lig’de takım çalıştırmasını doğru buluyor musunuz?


Benimle bağlantılı bir konu değil. Bu başka kişilerin takdiri. Bunun yorumunu yapmak bana düşmez diye düşünüyorum. 

"KALİTELİ YABANCILAR ROL MODEL OLUR"

-Yine sık sık tartışılan yabancı futbolcu sayısı hakkında düşüncenizi öğrenmek istiyorum. 


Kadınlar liginde 5 yabancı hakkı vardı. Şimdi yeni yapılanma ile beraber bu sayı artabilir. Bu konu için arkadaşlar çalışıyor. Kaliteli yabancıların ligin seviyesini yükselteceğine inanan bir kişiyim. Aynı şekilde antrenman kalitesinin de artacağını düşünüyorum. Bizim kızlarımızın da iyi rol modelleri görüp iyi idman yapmaları gerekiyor. O yüzden kaliteli yabancıların bize katkı sağlayacağına inanıyorum. 

"FAVORİM ÖNDER ÖZEN-METİN TEKİN İKİLİSİ"

-Futbol programlarını takip ediyor musunuz? Beğendiniz yorumcular var mı?


Evet takip ediyorum. Yorumcu olarak Önder Özen ve Metin Tekin’in hayranıyım. Son derece uyumlu bir ikili. Analizlerini faydalı buluyorum. Futbol yorumlarını onlardan dinlemek benim için keyif. Bir de Mehmet Demirkol’u takip ediyorum. Onları kaçırmamaya çalışıyorum. Serkan Yetkin ve Cem Dizdar’ın programını da beğeniyorum. Cem Bey’in inanılmaz tespitlerinden yararlanıp ufkumu açıyorum. 

"MESSİ DE İYİ AMA BEN RONALDOCUYUM"

-Takımınızda Ronaldo’yu mu yoksa Messi’yi mi görmek isterdiniz?


Ben daha çok Ronaldocuyum. Çalışan ve disiplin içerisinde kendisini sürekli yenileyen oyuncuları seviyorum. Bir oyuncunun sürekli Challenge’te olması, farklı deneyim yaşamak istemesi beni heyecanlandıran bir unsur. Messi de öyle ama benim için Ronaldo bir tık daha önde.

"BİZİM LİGİMİZ DE İZLENİR"

-Avrupa’daki favori liginiz hangisi?


İngiltere Premier Ligi’ni ve Alman Bundesliga’yı takip etmeye çalışıyorum. Tabii ki kendi ligimizi de izliyorum. Genç, dinamik, oyunu farklı yönde okuyan ve oynatan hocalarımız var. 

"OĞLUMDA FUTBOLCU POTANSİYELİ GÖRMÜYORUM"

-Oğlunuz Ali’nin günün birinde futbolcu olmasını ister misiniz?


İsterim de…(Gülüyor). Yani annesi olarak objektif bir cevap vereyim. Ali de o potansiyeli görmüyorum. Henüz 5 buçuk yaşında. Hangi işi yaparsa yapsın onu keyifle yapmasını istiyorum. Eğer yaptığı işte mutlu olacaksa, kendini geliştirmeye devam edecekse benim için sıkıntı olmaz. 

"MİLLİ TAKIM HOCASI OLDUĞUMU DAHA BİLMİYOR"

-Kendisi A Milli Takım’da hoca olduğunuzun farkında mı peki?


Milli Takım’da hocalık yaptığımı değil ama antrenör olduğumun farkında. Kamplara gelip gittiğimin, ablalarını antrene ettiğimin farkında. Bazen maçlar canlı yayınlandığında beni gösterdiklerinde ‘Biliyorum biliyorum, benim annem antrenör’ diyebiliyor. Tabii ki birbirimizden fazla uzak kalıyoruz kamp dönemlerinde. O yüzden bazen tepki verebiliyor. 

"BOŞ ZAMANLARDA KAKTÜS VE KİTAPLARA SARILIYORUM" 

-Futbol dışında nelerle meşgul oluyorsunuz? Hobileriniz neler?


Kaktüs yetiştiriyorum. En büyük hobilerimden bir tanesi kaktüs. İkincisi de kitap okumak. Akademik yazıları takip etmeyi, araştırmayı seviyorum. Çok da boş vaktim yok.(Gülüyor) Ama kitap okumak olmazsa olmazlarımın arasında.

"EN BÜYÜK HAYALİM KIZLARLA KUPA KAZANMAK"

-En büyük hayaliniz nedir?


Ülkemi en iyi yerde A Milli Takım düzeyinde temsil edebiliyor olmak. Kızlarla beraber bir kupa kaldırmak veya bir şampiyonanın final kısmında yer almak. Kadın futbolu adına en büyük hayalim bu. Kendi adıma da Süper Lig’de ya da herhangi bir takımda teknik direktörlük yapmak var. Günün birinde bu heyalimi gerçekleştirebilme umudunu taşıyorum. 

"BULGARİSTAN MAÇINDA BİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN"

-Benim sorularım bu kadardı. Sizin eklemek istediğiniz bir şey veya mesajınız var mı?


21 Ekim'de Bulgaristan ile İstanbul Necmi Kadıoğlu Stadyumu’nda maçımız var. Sizin vesilenizle herkesi bu maça davet ediyoruz. Çok önemli bir maça çıkıyoruz. Mutlaka 3 puan almamız gerekiyor. İnsanlarımızın kızlarımıza destek olmasını istiyorum. Erkek milli takımının Kadıköy’de Letonya ile oynadığı maça gittiğimde çok etkilendim. Uzan zamandır bu kadar kalabalık seyirci görmemiştim. Maçı tüylerim diken diken izledim. Aynı duyguyu benim oyuncularım da yaşasın istiyorum. Eğer insanlarımız maçımıza gelip bize destek verirlerse çok mutlu oluruz.

KİMLİK KARTI

Adı soyadı: Necla Güngör Kıragası

Doğum tarihi: 15 Haziran 1981 (40 yaşında)

Doğum yeri: Ankara, Türkiye

Eğitim durumu: Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksek Okulu

Medeni hali: Evli, 1 çocuk annesi

Kulübü: Türkiye Kadın Millî Futbol Takımı (teknik direktör)

Teknik direktörlük kariyeri: 2000-2002 MKE Ankaragücü (yardımcı antrenör), 2002-2004 Gençlerbirliği (yardımcı antrenör), 2005-2007 Manisaspor (yardımcı antrenör), 2009-2014 Türkiye U-15 Kız, 2012-2019 Türkiye U-17 Kız, 2014 Türkiye 21 Yaş altı Kadın Milli Futbol Takımı,  2019- Türkiye Kadın Milli Futbol Takımı. 

Senin için hazırladığımız haberler